Tahâretin tanımı
Taharetin sözlük anlamı
Temizlik ve pisliklerden arınma
Şer’i açıdan taharet
Hades (abdestsizlik)in ortadan kalkması ve necasetin giderilmesi.
1- Manevi Taharet:
Kalbin şirk ve günahlardan ve onu kaplayan tüm kötülüklerden arınması, temizlenmesidir. Kalpteki şirk necaseti bulunduğu sürece taharetin gerçekleşmesi mümkün değildir.
Yüce Allah’ın buyurduğu gibi; «Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir» (Tevbe: 28)
Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) de “Mü’min necis olmaz!” [Buhari ve Muslim rivayet etmişler] buyurmuştur.
2- Hissî taharet:
Bedenin, hades ve necasetten arınması, temizlenmesidir. İki kısma ayrılır:
1- Hadesten taharet:
Hades: Vücutta ortaya çıkıp Müslümanı; namaz, beyt-i haramı tavaf vb. taharet gerektiren ibadetleri yapmaktan alıkoyan şeylerdir. Hades iki kısma ayrılır:
- Küçük hades:
İdrar, dışkı gibi abdestsizlik hali gibi yalnız abdest ile giderilen haldir.
Tahareti abdestle olur. Yüce Allah’ın şöyle buyurduğu gibi: «Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesh edin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın).» (Maide: 6)
- Büyük hades:
Cünüplük ve hayız gibi gusül gerektiren hadestir. Taharet gusül yoluyla olur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Eğer, cünüp iseniz, temizlenin.» (Maide:6) Taharet,
2- Necasetten taharet:
Necasetin bedenden, giysiden ve mekandan giderilmesiyle gerçekleşir. Necasetin giderilmesi vaciptir.
Yüce Allah buyurmaktadır: «Elbiseni de temizle» (Müddessir: 4)
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in de “Kabir azabının çoğu idrardandır” [İbn Mâce rivayet etmiştir]
ve: “Sizden biriniz mescide geldiğinde, baksın, eğer ayakkabılarında bir pislik görürse, onu silsin ve onunla namaz kılsın” [Ebû Dâvûd rivayet etmiştir]
Mekan temizliği
Elbise temizliği
Beden temizliği
Birincisi: Temiz su
Temiz ve temizleyici olan sudur. Bu da dört çeşittir:
1- Mutlak su:
Yağmur, kar, dolu gibi gökten yağan ya da deniz, nehir, yağmur ve kuyu suyu gibi yerde akan ama yaratıldığı vasfı üzere kalan (aslını koruyan) sudur.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Ve gökten tertemiz bir su indirdik» (Furkân: 48)
Başka bir ayette şöyle buyurmaktadır: «Sizi kendisiyle tertemiz kılmak için size gökten su indiriyor» (Enfal: 11)
2- Kullanılmış su:
Abdest ya da gusül alan kişinin üzerinizden damlayan sudur. Temizlikte bu suyun kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Bu da İbn Abbas (radiyellahu anh)’ın şu sözüyle sabittir. “Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ‘in zevcelerinden biri bir tekne içerisinde yıkanmıştı. Resulullah da aynı tekneden abdest almak isteyince zevcesi O’na: Ya Resulallah ben cünüptüm! dedi. Bunun üzerine O (sallallahu aleyhi vesellem): Su cünüp olmaz! ” [Tirmizî rivayet etmiştir] buyurdu.
3- İçine temiz bir şey karışan su:
İçine ağaç yaprakları, toprak, su depolarının pas kısımları gibi temiz bir şey karışan fakat bunlardan ötürü su ismini kaybetmeyen sudur.
4- İçerisine necaset karıştığı fakat onu değiştirmediği su:
Bu da içine idrar, ölü/leş gibi necis şeylerden bir düşen fakat özelliklerinden birini değiştirmeyen sudur.
Bu su temizdir. Bunun delili de Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in, Budâa kuyusu hakkındaki şu sözüdür: “Su temizdir, onu hiç bir şey pisletmez ” [Ahmed ve Tirmizî rivayet etmiştir]
Bu hadisle anlatılmak istenen şudur: İnsanlar pis şeyleri kuyunun yanında bırakmaktaydılar. Yağmurlar da onları kuyuya sürüklemekteydi.
Suyun çokluğu sebebiyle düşen bu şeyler ona etki etmiyor ve onda herhangi bir değişiklik yapmıyordu.
İkincisi: Necis su
İçine düşen idrar, ölü/leş gibi necis şeylerden ötürü, üç vasfından biri -kokusu, tadı ya da rengi- değişen su, icmâ ile necistir. Kullanılması da caiz değildir.
Suyu değiştiren ölü/leş
Suyu değiştirmeyen ölü/leş Konular
1- Suda asıl olan temizliktir. Temiz ya da necis olup olmadığı bilinmeyen suyun temizliğine hükmedilir. Bundan dolayı herhangi bir vebal de yoktur. Fakat daha önce necasetiyle bilinen bir su da şüpheye düşülürse bu suyun hükmü üzerinde bulunduğu ilk durum / asıl üzere necistir.
2- Zemzem suyuyla abdest almak “Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) zemzem suyuyla büyük bir kova istedi. Ondan içti ve abdest aldı.” [Ahmed rivayet etmiştir]
01-01.jpg