Mehir miktarını belirlemek üzere cemaatin anlaşmasının caizliği

Mehir miktarını belirlemek üzere cemaatin anlaşması (11252) Numaralı fetva: Soru: Biz Suudi Arabistan Krallığı'nın güneyinde bir kabileyiz. (Bölümün numarası 19; Page No. 48) Onların bazılarının üzerine, anlaşmazlık ve düşmanlığa davet eden cehalet karanlığı çökmüştür. Bu hal üzere devam ederlerken, o dereceye ulaştı ki, onlardan bir kısımı öz kardeşler oldukları halde bayram günlerinde bile birbirlerine gitmiyorlar. Fakat Allah'ın yardımı ve sonra onların çocuklarının, sevgi, birlik ve hayır işlemeye teşvik etmelerindeki tesirleriyle, buna olumlu cevap verdiler ve Allah'a hamdolsun, bir vucut olup ve işlerini istişare ile yapar oldular. Sevgi, mutluluk ve işlerin normal mecrasına avdetinden sonra, hayatın bazı işlerini görüşmek üzere onlardan birinin evinde bir toplantı yapmayı kararlaştırdılar. Toplantı, çoğunluğun katılımıyla zamanında yapıldı ve aşağıdakiler hakkında hepsi ittifak ederek ayrıldılar:1 -Bakirenin mehrinin otuz bin riyal ve dulun mehrinin ise bundan daha az olması. Düğün yemeği ihtiyaca göre verilir ve kesilen hayvan dördü geçmez.2 -Ölüm anında kestikleri ve her gelene yedirdikleri geçmiş ölüm adetlerine son verilmesi. Hayvan kesmeksizin ta'ziyenin sadece üç gün yapılması. Üçüncü günden sonra sadaka vermekte bir mahzur yoktur.3 -Her memurun her ay elli riyal para verdiği bir yardımlaşma sandığı kurma konusunda anlaştılar. Bu sandık, bir çok tehlikeleri beraberinde getirmiştir. Mesela, bu kabileden bir adama yahut o kabileden bir başka kimseye bir araba çarptığı zaman ve Allah göstermesin hadise ölümle yahut kırıklarla sonuçlandığı zaman, hadisenin masrafı bu sandıktan karşılanır. Ödeyememe durumunda, ödenmesi için kalan kabilenin üzerine kalır. Ancak ölen yahut kırık meydana gelenin durumu ona kalmıştır. Dilerse affeder ve dilerse alır. Bununla birlikte kabilenin fertlerinden biriyle bir başka kişi arasında kavga meydana gelir ve bir para takdir edilirse, sandık bunu öder. (Bölümün numarası 19; Page No. 49)  Kavga kabilenin fertleri arasında meydana gelirse, ancak iki taraf arasında anlaşma yoluna gidilir. Yine mesela, onlardan birinin evinde bir yangın meydana gelirse, orada bulunanın kendisi kardeşlerine yardım eder ve açıkta kalmaması için sandık sorumlusu tarafından bir miktar para verilir. Sayın hocam, sorum şöyle: Bu gibi işlerde zât-ı âlinizin görüşü nedir? Bizi bilgilendirmenizi rica ediyoruz. Allah sizi en güzel hayırlarla mükafatlandırsın.